Yoga Eğitmeni Nihan Çelikkaya Yoga felsefesine dair yazıları ile blogumuza katkıda bulunuyor. Yoganın hayatımıza kattığı zenginlik ve bir olma bilincini anlatan Nihan Yoga’nın çok yönlü bir kavram ve sınırı olmayan bir yolculuk olduğunu paylaştığı yazısı ile sizleri baş başa bırakıyoruz.
Bugünkü yazımda yoganın kelime anlamı olarak ne anlama geldiğini basitçe anlatmaya çalışacağım elbette yoganın bu çok küçük bir parçası olacak. İlerleyen zamanlarda daha da derinlemesine inceleme şansını yakalayacağız.
Yoga , kelime anlamı olarak birleştirmek ve bütünleştirmekten geliyor. Aslında BiR’likten çıkıyor.
BİR olabilmekte çok derinlik var. Evrenin tamamen BİR olması , tanrısal olması , insanın evrenin içinde BİR olması diyebiliriz.. Eğer insan mikro evrense makro evrenle bir bütünüdür ve onun bir parçasıdır. ve insan tanrıdan biz öz taşıyorsa bu parça da o halde tanrının bir parçacığıdır. Yoga’nın açıklama mekanizmasında da şöyle; Sen kendi içine dön kendi içinde BİR’sen herşeyle BİR olabilirsin. Önce kendi bütünlüğünü sağlamalısın kendi içinde bütünsen tüm evrenle de dünya içinde BİR olabilirsin diyor. Aslında gayet anlaşılabilir bir şekilde Yoga bizi bize döndüren bir sistemden bahsediyor.
Birleşmeyi ve bütünleşmeyi açıklarsak, İnsanın kendi içinde bir fizik bedeni , duyguları , enerjisel sistemi ve zihinsel sistemi var ve hepsinin bir bütün olmasından bahsediyor. Tüm bu olgularda eğer bir dengeyi, bir uyumu bulabilirsek ve bunların arasında uyumlu olursak biz kendi içimizde de tam olabiliriz. Bizim birliğimiz de evrensel bütünlük içinde bir olmamızı sağlayacaktır. Her birimiz kendi içinde BİR olabilirsek diğer canlılar içinde de BİR olabiliriz. Birçok yorumlama mevcut bu konuda; dinsel yorumlar var , tasavvufta var ve Budizm’de de var. Budizm’den örnek verirsek; sen doğadaki bir zerresin, sen yağmurun bir su damlasından farklı değilsin, sen belki de O’sun der.
Yoga da bir poza girdiğinde mesela kertenkele pozuna girdiğinde kertenkele olmayı deneyemeyebiliyorsun, bedenin forma girmesi ile sen o canlı ile empati kurabiliyorsun. Ya da ağaç gibi durabilirsek ağaç ile bir özdeşleşme yaşıyoruz ve özü kavrıyoruz. Tüm canlıların özünü deneyimleyebiliyoruz. Yoga da çok fazla duruş(poz) olmasının nedeni çok fazla canlılık formunun olmasından kaynaklanmakta.
Diğer bir kelime anlamı da “Kontrol Etmek” ‘tir. Kontrol etmekte ki kastımız bedeni yönetilebilmek anlamında kontrol etmekken bilinçaltımız öyle yapma böyle yap gibi bir kavramla karışabildiği için yoganın kontrol etme kavramı da yanlış anlaşılabiliyor. Aslında hâkim olmak yönetmek diyebiliriz. Uyumlu olmak, bedeninle, enerjinle uyumu yakalamak bunun için kontrol etmek aslında kendini yönetime almak oluyor.
Bu yönetim tekniklerini yoga da çok kullanıyoruz. Yoga da birlik var bütünlük var. Hiçbir ayrıştırma yok çok hümanist bir sistem. Hem kendimizle uyumlu hem dış sistemle çok uyumlu, hiçbir zaman çatışma yok, şiddet yok hep birliğe götüren ve bunu uyumla yapan bir sistem var. Bu da bize ne kadar evrensel olduğunu gösteriyor.
Yoga pratiklerine baktığımızda; 1 ila 1,5 saat sürüyor bu süre aslında 24 saate yayılıyor. Pozlarda kaslar hafızaya alıyor kendini, bedenini fark ediyor ve gevşeyebiliyorsun ve bu fark ediş ve gevşeme yaşamının içine yayılıyor. Kendin fark etmesen bile hafızan biliyor. Ve ne kadar düzenli yaparsan da o pratik yani yaşama taşıma pratiği o denli artıyor. Mesela bir mesleği sürekli yapıp onunla bir beceri kazanma gibi bir şey. Aynı şekilde yogada da geliştirebiliyoruz. En güzeli de hayatına taşıyorsun o konuda uzman oluyorsun.
Günlük hayatımıza yoga pratiklerini ne kadar düzenli yaparsak karşılaşacağımız her türlü sorunun aslında altında yatanın ne olduğunu anlar ve çözümün kolaylıkla bize geleceğini deneyimlemeye başlar ve yazının başında bahsettiğimiz BİR olma olgusunun sorunlarımızla başa çıkmada bize ne kadar destek olduğunu anlamaya başlarız. Hayatımız kolaylaşırız ıstıraplardan kurtulmaya doğru bir yolculuğa çıkarız.